İslami, Manevi ve Tarihsel Perspektiften 21. Asırda Kadının Rolü ve Tarihsel Kadın Şahsiyetler

(Historical Women Figures)

Copyrighted 1998 by Nadine Sultan d’Osman Han

Translated by Ayşe Hanım



13. yüzyıl tasavvuf düşünürü Mevlana Celaleddin Rumi kadınlarla ilgili şöyle yazdı:

Peygamber dedi ki kadınlar akıl sahibi erkeklere hâkim olurlar

ve kalplerin sahibidirler,

Ama cahil erkekler kadınlara hâkim olurlar, çünkü onlar zincire vurulmuşlardır

hayvani vahşilik tarafından.

Onlarda ne nezaket, ne terbiye ne de aşk vardır,

çünkü hayvanlık onların doğasına hakimdir.

Aşk ve terbiye insani vasıflardır,

öfke ve şehvet hayvanlara aittir.

Kadın senin ‘sevgilin’ değil!,

O Allah’ın nurudur.’

Celaleddin Rumi

 Peygamber (s.a.v) dedi ki: ‘Cennet anaların ayağı altındadır.’

Peygamberin (s.a.v) sözleri her bir annenin bildiği bir gerçeği tasdik eder: annelik uygar toplumların temeli ve eninde sonunda bizzat toplumun kendisine yansıtılacak aile birliğinin iyiliğinin arkasındaki güçtür.

Ayrıca Peygamber (s.a.v) olgun ve eğitimli bir iş kadını olan Hatice’yi eş olarak seçmesiyle bizlere takip etmemiz gereken bir örnek sunmuştur.

Hazreti peygamber bir kadının cahil bırakılmasını asla önermedi. Tersine peygamber bizzat kendisinin yaptığı gibi bir kocanın karısından tavsiye almasının akıllıca bir şey olduğunu gösterdi. Söylendiğine göre bizzat peygamberin kendisi endişelerini ve evhamlarını Hatice ile paylaştı ve onun tavsiyelerine kulak verdi.

Havva’dan bu yana gelen uygarlık anaerkil bir yapıya sahipti. Neolitik çağda annelikten gelen klan sistemi çok güçlüydü. Şu da bir gerçektir ki anne hakkı kuralı firavunların Mısır’ından Amerika’nın yerlilerine kadar neredeyse dünyanın her yerinde takip edilmiştir!

Bugün kullanıldığı şekliyle evlilik (marriage) sözcüğü anne tarafından miras olan mülk anlamına gelen “matrimony” sözcüğünden gelir.

Bütün bunlar binlerce tarihsel kayıt tarafından desteklenmektedir. Ashurbanipal yıllıklarına göre Arabistan hatırlanabildiği kadarıyla bir Kraliçe tarafından yönetiliyordu.

Yunanistan’daki en önemli devrim anne verasetinden baba verasetine geçiş olmuş ve bu klan sadakatinin yıkımını getirmiştir. Zaman bizi kökenimiz ve onun öğretilerinden ayırdıkça bu düzenin ters çevrilmesi daha da yaygınlaşarak bizi günümüz toplumlarının kargaşasına getirdi.

GEÇMİŞ, hayat yazgısının pusulasıdır. Bu yüzden bütün yaşayanların annesi ve gelmiş geçmiş EN MÜKEMMEL KADIN olan HAVVA’YA dönmek mantıklı görünüyor. Annelik kadınlıktan ayrılamaz.

Havva’nın ilk bilgi öğretmeni olduğu inkâr edilemez ve bu bizlere ulaşan sayısız ifadeler tarafından olduğu kadar birçok tarih öncesi şifahi gelenek ve yazmalarla desteklenmiştir.

Bir ana dil olmadan hiç bir kültür oluşamaz. Yerli bir dil genellikle “ana dili” olarak adlandırılır; asla baba dili olarak değil. İşte bu, bilginin bize Havva tarafından aktarılması nedeniyledir.

Emin olun Havva’nın bilgisi tarihte çok sonraları günah olarak değerlendirildi. Bu görüş gayet anlaşılmazdır çünkü Havva bilgiyi ilahi bir kaynaktan almıştı. Peygamber Muhammed (s.a.v) bu ilahi olguyu şu sözlerle hatırlatmıştı: ‘Cennet anaların ayakları altındadır.’ Bu, filozof Aeschylus (Aiskhulos)’ un sözleriyle şöyle ifade edilmiştir: ‘Hafıza bütün erdemlerin anasıdır.’

Havva faniliğimiz için de suçlandı. Gerçekte insanlar hayvanlar gibi faniliklerinin farkında değillerdir. Bu yüzden hayat ve ölümün ilahi farkındalığını olduğu kadar uygarlığın getirdiği bütün sorumluluklarla birlikte kurulmasını da Havva’ya borçluyuz. Sorumluluklar elde edilen bilgiyle doğru orantılı olarak artar. Cehalet kendini tembellikle tatmin eder. Bir klişe kullanacak olursak, bilgi aklın yiyeceğiyken cehalet abur cuburdur.

Asur tarihinde olağanüstü kraliçe Sammu-ramat karşımıza çıkmaktadır. Asur kralının ölümü üzerine esi Sammu-ramat oğlu III. Adad-nirari için kral naibi oldu. 4 yıllık kısa naipliği boyunca Asurluların maskülin düzenine rağmen olağanüstü zihni vasıfları vasıtasıyla sonraki nesiller için bir efsane oldu. Kraliçe insanları öyle etkiledi ki şöhreti uzak diyarlara ulaştı ve Yunanlılar onu Semiramis adıyla ölümsüzleştirdi.

Sammu-ramat ya da Semiramis öyle önemliydi ki onun adına Asur’da Asurluların yüksek rütbeli görevlileri ve kralları ile yan yana dikili bir taş anıt vardı. Hatta onun adı kral ile birlikte ithaf kitabesinde geçiyordu.

Efsane veya gerçek, Semiramis olağanüstü bir savaşçı olduğu kadar Babil’de muhteşem binalar yaptıran biri olarak da hatırlanır. Nuh’un Ararat Dağı’na çıkmasından esinlenerek Sümerlilerin yaptığı Ziggurat’ın ilham kaynağı olduğu meşhur asma bahçelerini ona borçluyuz.

Sammu-ramat bize kendine güvenen bir kadının önünde hiç bir engelin olamayacağını öğretmiştir. O, kadınların potansiyel ve kabiliyetlerini kanıtlamak için mükemmel bir örnektir. Osmanlı sultanları saygı ve iyi bir terbiyenin öneminin fazlasıyla farkındaydı; bu Osmanlı kültürünün temeliydi ve nesiller boyu ayakta kalmasının nedenlerinden biridir. Unutmamak gerekir ki sultanın annesinin haremde ciddi anlamda bir otoritesi vardı ve onun hükümran oğlu daima ona gereken hürmeti gösterirdi. Osmanlı sultanları daima peygamber Muhammed’in (s.a.v) ortaya koyduğu örnekleri dikkate alırlardı.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Osmanlı sultanlarının birçok eşi ellerinde muazzam bir siyasal güç tutuyordu. Onların saraya eğitimsiz köleler olarak geldikleri düşünülürse, bu onlar için kayda değer bir başarıdır. Sahip oldukları azim ve kendilerine olan güvenleri kendilerini eğitmelerine ve kadınların özgürlüğünün olmadığı bir çevrede nüfuzları olmasına olanak verdi.

  Peygamber, Hatice ile evlenerek kadınların eğitimini teşvik eden bir örnek ortaya koymuş oldu. Osmanlı sultanları bu örneği takip ettiler ve yaygın kanaatin aksine Osmanlı sarayındaki kadınlar kendi dönemlerine uygun alanlarda eğitildiler. Gerçekte sultanlar bir cariyenin güzelliğinden çok zekâsını övdüler ve tabi ki unutmamalıyız ki kızı oğluna sunulmak üzere seçen sultanın annesiydi ve onun tercihi de iyi eğitilmiş bir kızdan yanaydı. İmparatorluğun son yıllarında yabancı diller bu eğitimin önemli bir parçasıydı.

Yarının teknolojileri cehaleti hoş görmeyecek ve emin olabiliriz ki yarının erkekleri kadınlara dayattıkları cehalet yükünü kabul etmeyeceklerdir. Dolayısıyla kızların eğitimi aynen erkek kardeşlerininki gibi teşvik edilmelidir. Yarının zorlukları bunu bir öncelik haline getirir. Bütün kızlar iş kadını olamasalar da bir kızın kocasına zekice tavsiyelerde bulunabilecek ve çocuklarına sağlam bir eğitim verebilecek kendine güvenen bir kadın haline gelmesi çok önemlidir. Bu aynı zamanda bütün sağlıklı evlilikler için sağlam bir temel olan karşılıklı saygıyı da pekiştirir. Unutmayalım ki aile birliğinin istikrarı her medeniyetin temellerinden biridir.

Dünün kadınının erkek dünyası üzerinde daima nüfuzu vardı ve onlar bunu gölgede yapıyorlardı; bu nüfuz bugün açıkça kabul edilmelidir. Zamanın başlangıcında Adem ve Havva’nın olduğu gibi 21. Asır kadınının eşit bir ortaklık içinde erkekle yan yana durma ihtiyacı olacaktır. Havva’nın cehaletle bir alakası yoktu ve o bir bilgi öğretmeniydi. Kuşkusuz 21. Asır kadını son derece güçlü olmak zorunda kalacak çünkü onun sorumlulukları azalmayacak, artacak. Bu geçmişte olduğundan çok daha fazla fedakarlık gerektirir fakat bu insanlığın hayatta kalması için zorunludur.

Hepsinden önemlisi 21. Asır kadınlarının çocuklarını ihmal etmemelerini istiyorum. Onlar asla kurban edilmemelidir. Kadınların görevi onları korumak, sevmek ve eğitmektir. Yarının kadınlarının çocukların dünya çapında korunmaları amacıyla etkili bir uluslararası yasa çıkarmak için birleşmeye ihtiyaçları var.

Bu yüzden günümüz dünyasında anneliğin rolünü yeniden tanımlamalıyız çünkü bu rol, maddi kazanç peşinde koşma ve kendini yeniden keşfetme gibi 20. Yüzyıl’ a ait mücadeleler arasında bir şekilde kaybolmuştur. Kadınların en önemli değerleri esneklik, tahammül ve günlük hayatın beklenmedik sorunlarının üstesinden gelmek için kendine güvendir.

Kadınların çocuk yetiştirmeye ilişkin rolü en önemli görevdir çünkü çocuklar eninde sonunda yetişkin olmak üzere büyüyorlar bu yüzden de yarının yasaları ve hayat tarzlarının mimarları oluyorlar. Unutmamalıyız ki belli hakikatler zamanı aşarlar ve bizler ilerlemek için bazen arkamıza bakmalıyız.

Bu düşünce çok önemlidir çünkü çocuk yetişkinliğe adım attığında yapılan değişikliklerin etkileri ne olursa olsun çocukluğun erken deneyimleri onun sonraki eylemlerini belirleyecektir. Çocuğun hayatında annenin önemi küçümsenemez. Anne çocuğun sağlıklı gelişimi için çocuğa uygun disiplin güvenliği ve sevgi sağlamalıdır. Gelecekteki başarısı ne olursa olsun her hangi bir ihmal, istismar ve istikrarsız ortam çocuğun bilinçaltına yerleşecek ve bu eninde sonunda onun toplum içindeki karar ve eylemlerini olumsuz manada etkileyecek ve bunlar da yozlaşmış siyasetçiler, istismarcı polis memurları, vicdansız iş adamları, duyarsız doktorlar, ahlaksız bilim insanları ve kaybedenler olarak ortaya çıkacaktır.

20. Asır kadını maddi fırsat ve kadınlar için bağımsızlık kapısını açtı. 21. Asır kadınının daha şefkatli, savaşsız ve suçsuz bir dünya için huzur kapısını açması gerekecek. Bu yüzden kadınların ulusal ve uluslararası siyasete daha çok katılmaya ihtiyaçları var ama maskülin şahsiyetleri klonlamadan! Kadınlar eşit bir ortaklık içinde erkeklerle yan yana durmalıdırlar. Erkekler doğal olarak fethedenlerdi. ( Ve hala öyledirler.) Kadınlar iyileştiriciydiler ve bu özelliklerini devam ettirmeliler çünkü 21. Asrın fethetmeye değil İYİLEŞTİRME’YE ihtiyacı var.


13. Asır İranlı şair Sadi Şirazi’nin dediği gibi:

İnsanlar vücudun azaları gibidirler,

aynı özden yaratılan,

Bir aza yaralanıp acı çektiğinde,

diğerleri sulh ve huzur içinde olamaz..’